GİRİŞ:
12.06.2013 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan Gelir Vergisi Tasarısı Hakkında görüşlerimizi aşağıda açıkladık.
Türk Vergi Sisteminde önemli yeri olan Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Gelirler ve Kazançlar üzerinden alınan en büyük vergilerdendir. Bu nedenle Yeni Gelir Vergisi tasarısı bakıldığında ezberleri bozan, Gelir ve Kurumlar Vergisini birleştiren yapısı ile mevcut kanun sistematiğinden farklı bir bakış açısı ile Vergilemeyi hedeflemektedir.
Bu tasarı hakkındaki görüşlerimizi tek tek maddeler halinde sizlere sunmak isteriz.
GELİR VERGİSİ TASARISI ÖZELLİKLERİ
Vergi Kanunları genel olarak mükelleflerin Gelir ve kazançlarından basit vergi hesaplama teknikleri ile Vergi Hesaplayarak, verginin kısa sürede hazineye intikal etmesini hedeflemelidir.
Vergi Kanun Tasarısında da belirtildiği gibi, Vergileme ilkeleri;
1)Vergilemede etkinlik sağlamak,
2)Basit olması,
3)Kolay Anlaşılabilmesi,
4)Mükelleflerde gönüllü uyum sağlamak,
5)İstihdamı, üretimi, tasarrufu ve yatırımı teşvik etmesini sağlamak,
6)Kayıtlı Ekonomiyi yaygınlaştırıp, kayıt dışılığı arttırmak,
7)Bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmak,
8)Vergi Emniyetini sağlamak,
Gerekir.
Vergi Kanunları yenilenirken Eski Vergi Kanun Maddelerini tekrar dikte etmek suretiyle yeni tasarıların hazırlanması doğru değildir. Vergi Kanunlarını yeniden yazmanın asıl amacı REFORM Niteliğinde köklü değişiklikler ve vergileme kriterleri (Vergi Mükellef kapsamını, Oranlarını, sürelerini, Vergileme özelliklerini) yeniden dizayn edilmesi gerekir.
Ayrıca Tasarı hazırlanırken aşağıdaki hedeflerin gerçekleştirilmesine çalışılmıştır. Bunlar;
1)Gelir ve Kurumlar Vergisi tek bir çatıda değerlendirilmiştir.
2)Vergi tabana yayılması hedeflenmiştir.
3)İstisnalar daraltılmıştır.
4)Verginin Güvenliği ve Vergi Ödemede gönüllü uyum sağlanması hedeflenmiştir.
5)Bakanlar Kurulu’nun yetkisi arttırılması hedeflenmiştir.
GELİR VERGİSİ KANUNDA NELER DEĞİŞMEKTEDİR ?
Son Gelir Vergisi Kanun Tasarısında birçok değişiklik öngörülmüştür. Bu nedenle Yeni Gelir Vergisi Kanunu tasarısı Türk Vergi Sisteminde köklü değişiklikler getirerek ezberleri bozmaktadır.
Bu değişiklikleri sizlere madde madde sıralamak isteriz.
1-Amaç Madde 1: “ Bu Kanunun amacı, gerçek kişilerin Gelirleri ile kurumların kazançları üzerinden alınan GELİR VERGİSİNE ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.
Kanun tasarısı ile 193 Sayılı Gelir Vergisi ile 5520 Sayılı Kurumlar Vergisini tek bir vergi kanununda birleştirmiştir. Kanun koyucunun amacı Vergi Kanunlarını sadeleştirmek, birleştirmektir.
Ancak iki kanunu tek bir kanunda yazmak, basitleştirmek gibi görünse de Gerçek kişilerin vergilemesi ile Kurumların vergilemesini aynı kanundan ayırt edip, özümsemek vergileme hatalarına ve vergilemede BASİTLİK ve ANLAŞILABİLİRLİK ilkelerine terstir. Yıllardır Türk Vergi Sisteminde Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefleri ayrı ayrı vergilendirilirken, bu iki kanunu birleştirmek bu güne kadar alışılagelen ve piyasanın kabul gördüğü hususlarda karmaşaya sebep olacaktır. Örneğin bu güne kadar Kurumlar vergisi kapsamında verilmiş tüm müktezaların tekrar yeni düzenlemeye göre gözden geçirilmesi ve yeniden yorumlanmasını gerektirecektir.
50 yılı aşkın olarak ülkemizde ayrı ayrı uygulanan Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının bu gün bu TAASARI ile birleştirilecek olması, TASARININ Ülkemiz Vergi Kanunlarının Dünyaya uyumlu olması gerekçesi gösterilse de, dünyada vergi kanunlarında verginin mükellefleri itibari ile aynı tip vergi oranları uygulandığındandır. Keza Ülkemizde Gelir Vergisi Mükellefleri ile Kurumlar Vergisi Mükellefleri hem farklılık arz etmekte, hem de Gelir Vergisi Tarifesi ile Kurumlar Vergisi tarifesi farklılık göstermektedir. Bize göre, Vergi Mükellefleri, Vergi İstisnaları, Vergi oranları ve Vergilemede uygulanan İndirimleri farklı olan iki farklı grubun vergilemesinde aynı kanun kapsamı içerisinde belirlemek, mükelleflerin vergilemesinin karmaşıklaştırmaya, yanlış vergilemeye ve vergilemenin ilkelerine de terstir.
Kanun Maddenin yazımında da bakıldığında; “Bu kanun amacı, gerçek kişilerin gelirleri ile kurumların kazançları üzerinden alınan Gelir Vergisine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” Denmektedir. Bize göre; Amaç: “ Bu kanun gerçek kişiler ile kurumların gelir ve kazançlarını üzerinden alınacak gelir vergisine ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.” Şeklinde olmalıdır.
Tasarının 2.Maddesinde yer alan;
Asgari Ücret, Çocuk, Daimi temsilci, eş, iş merkezi, işyeri, kanuni merkez, kurum tanımlamaları yeniden yapılmıştır. Eski kanunda değişik maddelerde yer alan bu düzenlemelerin tek bir maddede zikredilmiş olması iyi olmuştur.
Tasarının 3.Maddesinde Gelirin Unsurları sayılmış, Bunlar;
1)Ticari Kazançlar,
2)Zirai Kazanlar,
3)Serbest Meslek Kazançları,
4)Ücretler,
5)Gayrimenkul Sermaye İratları,
6)Menkul Sermaye İratları,
7)Diğer Kazanç ve İratlar
Olmak üzere eski kanundaki gibi 7 gelir unsuru yazılmıştır. Gerçek kişilerin bu 7 gelir unsuru ile kurumların bu gelir unsurlarından elde ettikleri gelirler Gelir Vergisi kapsamına alınmıştır. Böylelikle Gelir unsurlarında bir değişiklik yapılmamıştır.
Bu şekliyle Gelir Vergisi olarak Verasetten ve İntikallerden bir vergi alınacağı söylentileri çıkmıştı. Bu haliyle Veraset ve İntikallerde ek bir Gelir Vergisi olmayacaktır.
Tasarının 4.Maddesinde Vergi Mükellefi: “ Gerçek kişiler ile aşağıda belirtilen kurumlar bu kanun hükümleri çerçevesinde Gelir Vergisi Mükellefidir.” Denmektedir.
Gerçek kişiler ile Sermaye Şirketleri, Kooperatifler, İktisadi Kamu Kuruluşları, Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, İş ortaklıkları Gelir Vergisi Mükellefleri olarak sayılmıştır.
Bu madde de eski kanun maddelerinden bir farklılık yoktur.
Tasarının 5.Maddesinde Tam ve Dar Mükellefiyet ayrımı yapılmakta, 183 günden fazla Türkiye’de ikamet edenlerin Tam Mükellef olacağı, 183 günden az kalanların Dar Mükellef kapsamında vergilendirileceği belirtilmektedir. Önceki Kanunda 6 ay ibaresi kanunda 183 gün olarak yazılmıştır. Gün hesabında Ülkede kalınan gün olarak belirlenmiştir. Bu husus kesin net belirleme yoluna gidilmiştir. Uygulamada oluşabilecek hataları yok etmeye yönelik olduğunu düşünmekteyiz.
Ayrıca geçici ayrılmalar süre hesabında dikkate alınmaz derken, kişileri vergilemeden kaçınmak için kapı aralanmış olmaktadır. Bize göre, 183 gün doldurdu ise geçici ayrılsa da ayrılmasa da Tam Mükellef olarak vergilenmelidir.
Tasarının 6.Maddesinde, Mevcut kanunun 6.ve 7.maddeleri birleştirilerek yazılmıştır. Dar Mükellefiyette Vergileme esaslarını genel olarak eski kanundaki gibi değerlendirilmiştir.
Tasarının 7.maddesinde, Mevcut Gelir Vergisi kanunun 9.Maddesi genel olarak yazılmış, Belediye Zabıtalarının Malların Alış ve Satış evraklarını kontrol etme yetkisi eklenmiştir. Bize göre uzmanlık alanı Vergi Olmayanlarca Alış ve Satış Faturalarının kontrolü veya denetiminin yapılması doğru değildir. Aynı şekilde Esnaf Muaflık Belgesi bir defaya mahsus alınacağı, her yıl aynı belgenin revize edilmesine gerek olmadığı belirtilerek bürokratik işlemler yaratılmasının önüne geçilmiş oldu. Bu yönüyle olumlu gelişme içeren bir maddedir.
Tasarının 8.Maddesinde, Diplomat Muaflığı aynen korunmuştur.
Tasarının 9.Maddesinde, Mevcut Kurumlar Vergisi Kanunun 4.Maddesi aynen yazılmıştır.
Tasarının 10.Maddesinde, Özel okul ve hastaneler ile benzeri yerleri işleten Serbest Meslek Erbabı, kazançlarını işletme kayıtlarına ekleyebilir diyerek ayrıca Muhasebe tutma ve beyan verme zorunlulukları kaldırılmış olmaktadır. Bu madde Ticari Kazanç Mükellefini göreceli olarak arttıracaktır. Bu madde aslen Serbest Meslek erbabının Beyan şeklini değiştirmiş olmaktadır.
Tasarının 11.Maddesinde, Gelir Vergisinde Ticari Kazanç tespit şekli aynen alınmıştır.
Tasarının 12.Maddesinde, Mevcut Gelir Vergisi Kanunun 37.Maddesi aynen aktarılmıştır.
Tasarının 13.Maddesinde, Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri sayılarak bu işlerde avans ve hak ediş bedellerinde elde edilen gelirler ELDE EDİLDİĞİ YIL GELİRİ sayılmaktadır. Mevcut uygulamada İşin bittiği veya geçici kabul tutanağının onaylandığı tarih gelirin elde edildiği sayılarak beyan edilmektedir. Bu uygulama Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşi yapanlar açısından Yeni bir gelişme olup, Mükellefler Hak ediş faturası kesikleri yılda beyan etme zorunluluğu getirmektedir. Maliyetlerin belirlenmesi veya hiç maliyet yapılmadan Avans veya hak edişe alan mükelleflerde yanlış vergilemeye yol açacaktır. Her ne kadar dönemsellik kuralı olsa dahi işin Maliyeti oluşmadan hak edişin gelir yazılması gibi bir durum oluşacaktır.
Tasarının 14.Maddesinde, Özel İnşaatların Vergilemesi ile hükümler getirilmiştir. Mevcut yasamızda Özel İnşaatların Vergilemesi yoktu. Ancak sadece bir arsasını kat karşılığı inşaata veren birini Vergi Mükellefi yapmak, beyanname ve diğer yükümlülükleri getirmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bu kişiler mevcut uygulamada olduğu gibi ticari bir organizasyon halinde bu işleri yapmaları halinde vergilendirilmesi doğru olurdu. Ancak tasarı ile arsasını kat karşılığı veren herkes mükellefiyet açmak ve defter tutmak beyanname vermek zorunda kalacaktır.
Tasarının 15.Maddesinde, Özel inşaatlarda da kar zarar her hesap dönemi tespit edilirken, tasarı ile “müstakil bölümler veya binanın tesliminde kar zarar tespit edilir.” Hükmü getirilmiştir. Bu durumda özel inşaat bittiği her ay kar zarar beyanı vermek gibi lüzumsuz bir uygulama getirir. Bize göre, özel inşaat vergilendirilecek ise “ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilir” denir, sorun çözülürdü. Mükellefiyet dönemi ve beyan sürelerinde kargaşaya sebep verecektir.
Tasarının 16.Maddesinde, Basit Usul bize göre Vergilemede kayıt dışılığı körükleyen , piyasaları boyan bir yöntemdir. Komple kaldırılması gerekirken, Tüm işletmelerin Bilanço esasına göre defter tutması öngörülmesi gerekirken hala Basit Usul düzenlemesini tasarıya eklemek yanlış olmuştur. Tasarıda Basil Usul hükümleri mevcut yasada olduğu gibi korunmuştur.
Tasarının 17.Maddesinde, Mevcut kanunun 47.Maddesindeki Basit Usule ait hükümler tekrar edilmiştir.
Tasarının 18.Maddesinde, Mevcut Kanunun 51.Maddesindeki Basit Usule ait hükümler tekrar edilmiştir.
Tasarının 19.Maddesinde, mevcut Gelir Vergisi Kanunundaki indirilecek ve indirilemeyecek giderler tekrar edilmiştir. Bize göre, İşletmelerde harcanan ve işletme ile ilgili tüm giderler indirim konusu yapılmalıdır. Kanunen Kabul Edilmeyen Gider tanımı kaldırılmalıdır. İşletme ile ilgili olması giderin indirimi için yeterli kriter olmalıdır.
Tasarının 20.Maddesinde, Mevcut Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunundaki indirilemeyecek giderler yazılmıştır.
Tasarının 21.Maddesinde, Tasarıda Kurumlar ile ticari kazancını bilanço esasına göre tespit edenlerde işletmeye kayıtlı taşınmazların, iştirak hisselerinin, kurucu senetlerin, intifa senetlerinin ve rüçhan haklarındaki istisna belirlenmekte;
2 tam yıldan sonraki satışlarda % 41’ı,
3 tam yıldan sonraki satışlarda % 50’si,
4 tam yıldan sonraki satışlarda % 60’ı,
5 tam yıldan sonraki satışlarda % 75’i istisnadır. Şeklinde değiştirilmektedir.
Biz göre, Bu Madde uygulaması tamamen bu gelirlerden vergilemeyi arttırmaktır. Bize göre tüm istisnalar bir biri ile uyumlu olmalıdır. Şahsi malların satışında 5 yılı aşan gayrimenkullerde % 100 istisna var ise bu satışlarda da aynı madde uygulanmalı veya şahsi malların satışında da yukarıdaki kriterler kullanılmalıdır.
Tasarının 22.Maddesinde, İştirak Kazançları mevcut kanun çerçevesinde biraz daha açılarak tekrar edilmiştir.
Tasarının 23.Maddesinde, Mevcut Kanunlarda olmayan bir düzenleme ile fon Yönetim şirketlerinin Türkiye’de ofis ve işyeri açmasına izin verilmekte, böylelikle ülkemize Dünya sermayesinin gelmesi hedeflenmektedir.
Tasarının 24.Maddesinde, zirai kazanç hükümleri belirlenmekte, mevcut kanuna ilave olarak şirketlerinde gelirlerinin % 50 sini aşan miktarda zirai faaliyette bulunması halinde elde edilen çiftçi gibi değerlendirilmekte ve kazançları zirai kazanç hükmüne göre vergilendirilecektir.
Ayrıca bir biçerdövere sahip ve ikiden fazla traktöre sahip olanlar ticari kazanç olarak vergilendirilmesine son verilmiş olacaktır.
Tasarının 25.Maddesinde, Mevcut yasa çerçevesinde Bilanço esasından işletme hesabına dönüşü düzenleyen maddedir. Bize göre, tüm işletmeler bilanço esasına geçtikten sonra hiçbir şekilde bir daha bilanço esasından işletme hesabına veya basit usule dönememelidir.
Tasarının 26.Maddesinde, Mevcut Gelir Vergisindeki zirai kazançlara ilişkin ölçüler tekrar edilmiştir.
Tasarının 27.Maddesinde, İşletme Hesabı esasına göre kazanç tespitini içeren bir maddedir. Tasarıda yer almasını gerekecek bir düzenleme değildir. Muhasebe tutma şeklini gösteren bir düzenlemenin Tasarıda Madde olmasına gerek yoktur. Tebliğle bu esaslar düzenlenebilir.
Tasarının 28.Maddesinde, Zirai Kazançlarda indirilecek ve indirilemeyecek giderler mevcut kanun çerçevesinde tekrarlanmıştır. Vergi Usul Kanunu kapsamında yapılması gereken bir düzenleme olan Amortismanların bu madde metnine girmesi hatalı olmuştur. Diğer kanunları ilgilendiren hususlar çıkarılmalıdır.
Tasarının 29.Maddesinde, Mevcut kanunda olmayan bir düzenlemedir. Tahkim hükümleri tasarı ile eklenmiştir. Ancak Tahkim ve Arabuluculuk birlikte değerlendirilen müesseseler olup, tasarı metnine Tahkim ve Arabuluculukla ilgili hükümler birlikte değerlendirilmelidir.
Tasarının 30.Maddesinde, Mevcut Gelir Vergisi kanunundaki Serbest Meslek Kazançları tekrar edilmiştir.
Tasarının 31.Maddesinde, Telif Kazançlarına ilişkin istisnalar belirtilmiştir. Tasarıda 188.000 TL aşan Telif haklarında beyan zorunluluğu getirilmiştir. Arızi kazançlarda beyan zorunluluğu ile Vergi Yükü % 17 stopajdan ortalama % 25 civarı Kademeli Vergi tarifesi ile Vergi getirilmiş oldu. Bize göre, beyan zorunluluğu getirmektense stopaj oranını % 20’ye çıkarmak daha doğru olurdu.
Tasarının 32.Maddesinde, Tasarı ile ücretlerdeki istisnalar düzenlenmiş, İstisnalar daraltılmış ve sınırlandırılmıştır. Bize göre ücretler ve diğer Gelirlerde Vergiyi tabana yaymak için Gelir Vergisi Dilimleri arttırılmalı ve Vergi Oranları Birleştirilmelidir.
Tasarının 33.Maddesinde, Mevcut kanunda olmayan tahkim ve arabuluculuk faaliyetleri birlikte belirlenmesi gerekirken sadece tahkimle ilgili hususların belirlenmesi eksik olmuştur.
Tasarının 34.Maddesinde, Özel inşaatlarda çalışan işçilerle ilgili düzenlemedir. Mevcut kanunda da bu tür düzenlemeler vardır. Ancak Vergileme yapılması öngörülmesine rağmen en çok kayıt dışı istihdamın olduğu sektörde çalışan işçilerin Vergi İşlemleri maddeye eklenmiştir.
Tasarının 35.Maddesinde, Mevcut Gelir vergisinde olan ücretle ilgili istisnalar tekrar kapsamı daraltılarak yazılmıştır.
Tasarının 36.Maddesinde, Ücretlerdeki Asgari Geçim İndirimi aynen devam ettirilerek tekrar yazılmıştır. Sadece 3.çocuk için % 5’den % 10’a indirim oranı değiştirilmiş, 3 çocuktan sonraki indirime sona verilmiştir. Sadece 3 çocuğa kadar indirim uygulanacaktır. Bize göre bu indirimde oranlar biraz daha artırılmalı veya her çocuk için sabit bir tutar belirlenmelidir.
Tasarının 37.Maddesinde, Mevcut Kanundaki Gayrimenkul Sermaye İradı hükümleri tekrarlanmıştır.
Tasarının 38.Maddesinde, Mevcut kanunlarda yer alan parasal ödemelerin TC. Merkez Bankası Döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilmesine ilişkin eklenmiş. Bu hükme gerek yoktur. Çünkü VUK hükümleri çerçevesinde zaten belirlenmiştir.
Tasarının 39.Maddesinde, Kiralarda Konutlara ait Götürü Gider uygulaması Kademelendirilmektedir. Buna göre;
0-26.000 TL kadar % 25 götürü gider indirilecektir.
26.000-94.000 TL arası Konutlarda % 15 Götürü gider indirilecektir.
94.000 TL üstü konut kiralarında götürü gider indirilmeyerek vergilendirilecektir.
Mevcut uygulamada tüm konutlarda % 25 götürü gider indirilmektedir.
Bu kadar yıllardır uygulanan bir basitlik getiren uygulamasını böyle kademeli kaldırmak bize göre yersizdir ve yanlıştır. Vergilemede Asıl olan BASİTLİKTİR. Kaldırılacaksa tümden kaldırıp mükelleflere sadece gerçek giderlerini indirme hakkı verilmesi gerekir.
Ayrıca Isı Yalıtımı ve Enerji Tasarrufuna ait giderlerin indirim hakkı verilmesi olumlu olmuştur.
Tasarının 40.Maddesinde, Mevcut Gelir Vergisi yasasındaki Konut Gelirleri istisnası 3.200TL olarak belirlenmiş ve istisna edilmiştir. Bu tutar bize göre 6.000 TL olmalıdır. (Bankadan Kira Gelirlerini ödeme zorunluluğu ile uyumlu halde olması için)
Tasarının 41.Maddesinde, Mevcut kanundaki Menkul Sermaye İradı hükümleri tekrarlanmıştır.
Tasarının 42.Maddesinde, Mevcut kanundaki Safi Menkul Sermaye iradının belirlenmesi hükümleri belirtilmiştir.
Tasarının 43.Maddesinde, Mevcut kanunlardaki Menkul Sermaye İratlarının Vergilemesi belirtilmiştir.
Tasarının 44.Maddesinde, Diğer Kazanç ve İratların vergilemesinde mevcut kanunlardaki gibi belirlenmiştir.
Tasarının 45.Maddesinde, Mevcut Düzenlemeden farklı olarak elektronik ortam ve alan adlarının elden çıkarılması ile motorlu yükleme ve boşaltma ileri hat ve plaka devir işlemleri vergilemesi eklenmiştir.
Tasarının 46.Maddesinde, Ferdi ve şahıs iletmesinin sermaye şirketine dönüşmesindeki vergi dışı bırakılmasına ilişkin hükümler mevcut kanundaki gibi zikredilmektedir.
Tasarının 47.Maddesinde, Safi Değer Artış Kazancının hesaplaması mevcut kanunda olduğu gibi tekrarlanmıştır.
Tasarının 48.Maddesinde, Özel İnşaatlardaki arsa payına ait dairelerin vergilemesinde ciddi sorunlar vardır. Bu düzenleme bu hususları açıklamaktadır. Bize göre arsanın daireye dönüşünün vergilendirilmeye çalışılması kayıt dışılığı arttıracaktır.
Tasarının 49.Maddesinde, Değer artış Kazançlarında istisnayı düzenleyen maddesinde Hisse senetlerinin elden çıkarılmasında elde edilen gelirin,
2 yıldan sonra elden çıkarılanlarda % 40’ı,
3 yıl geçtikten sonra elden çıkarılmasında % 60’ı istisnadır.
Bu uygulama Anonim Şirket ve Limited Şirket hisse devirlerinde Vergileme yapılmış olacaktır. Özellikle Anonim Şirketlerin 2 yıl geçtikten sonra hisse satışları tamamı istisna iken yeni tasarı ile bu sınırlandırılmış olmaktadır. Ayrıca Holding Şirketlerin iştiraklerinin satışında da 2 yıl geçenler vergilendirilmez iken şimdi kademeli bir vergileme yapılacaktır.
Tasarının 50.Maddesinde, Mevcut Kanuna paralel olarak arızi kazançlar tekrar edilmiştir.
Tasarının 51.Maddesinde, Mevcut Kanundaki uygulama kapsamında Tasfiye işlemleri ve tasfiye sürecini düzenleyen bir maddedir. Mevcut düzenlemelerin tekrarıdır.
Bize göre tasfiye memurları tasfiye döneminin incelenmesini talep edebilir. Talep tarihinden itibaren 6 ay içerisinde incelenip sonuçlandırılır. İnceleme Sonucu Tasfiye Memurunun sorumluluğu sona erer denmelidir.
Tasarının 52.Maddesinde, Birleşmeler Mevcut kanunda olduğu gibi tekrarlanmıştır.
Tasarının 53.Maddesinde, Devir Bölünme ve hisse değişimi bölümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 54.Maddesinde, Devir Bölünme ve hisse değişimi bölümleri vergilemesi mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 55.Maddesinde, Emsal Kira Bedeli esası hükümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 56.Maddesinde, Örtülü Sermaye hükümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir. Bize göre, bu uygulama Şirketlerin ve işletmelerin Gelişmesinin ve büyümesinin önünü kesmektedir. Sonuçta Banka veya finans kurumlarından sağlanan fonlar ile ortaklar tarafından sağlanan fonların aynı değerlendirilerek ödenene Faizlerin Gidere yazılması, Ortak tarafından da Faiz geliri olarak beyan edilmesi daha doğru olacaktır.
Tasarının 57.Maddesinde, Transfer Fiyatlandırması Müessesi mevcut kanunda belirtilen şekli ile tekrarlanmış olup, Türkiye sınırları içerisinde kurumlar arası alım-satım işlemlerinin kapsamdan çıkarılması, Ülkeler arası işlemlerde değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Aksi takdirde tüm şirketler bir birleri ile ilgili tüm işlemleri bu kapsamda kolayca eleştirilebilmektedir. Bu ise Adil ve Reel bir vergileme ilkesi değildir.
Tasarının 58.Maddesinde, Kontrol Edilen Kurum Kazancı hükümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 59.Maddesinde, Zararlı vergi rekabetine yol açan ülkelere yapılan ödemelerde vergi kesintisi (Vergi Cennetlerine yapılan ödemeler) hükümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir. Bize göre, Bu maddede kalmamalı, hangi ülkeler olduğu tebliğlerle ayrıca belirlenmelidir.
Tasarının 60.Maddesinde, Dar Mükelleflerin ulaştırma işlerinde kazancın tespiti hükümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 61.Maddesinde, Gelir Vergisi 94 ve Kurumlar Vergisi 15 ve 30 Maddelerindeki Vergi Kesintisi hükümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 62.Maddesinde, Bankalar ve Aracı kurumların kesinti yapacağı hususlara ilişkin hükümleri mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 63.Maddesinde, Vergi Kesintisine ilişkin hususlar mevcut mevcut çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 64.Maddesinde, Yersiz Bir Maddedir. Vergi Kesintisinin kayıtlarda gösterilmesine ilişkin hükümler yazılmıştır. Tebliğle düzenlenmesi gereken hususları tasarıya taşımak yersizdir.
Tasarının 65.Maddesinde, Beyan ve Gelirlerin toplanması hükümleri mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 66.Maddesinde, Gelirlerin toplanması esasları mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 67.Maddesinde, Zararların Mahsubu hükümleri mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir. Yurt Dışı zararlarının mahsubuna ilişkin bürokrasi hala devam ettirilmiş, Yurt dışı zararlarının indirilmesi eskisi gibi ilgili ülke denetim yapmaya yetkili kuruluşlarca rapora bağlanması halinde indirimi mümkündü, bu şekilde devam etmektedir.
Tasarının 68.Maddesinde, Diğer İndirimlere ilişkin mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir. Ar-ge Harcamaları ve Engellilere ait indirimler sponsorluk indirimleri daha detaylı yazılmıştır.
Tasarının 69.Maddesinde, Matrahtan ve kurum kazancından indirilmeyecek giderlere ait hükümleri mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir. 6183 Sayılı Kanun, şahsi vergiler, para cezalarının indirilmeyeceği açık şekilde yazılmıştır. Bize göre, Gecikme zamları ve Cezalar Vergi Matrahından indirilmelidir. Mükellef Bankadan kredi alarak bu vergileri ödese gider yazabiliyor ise, kendi öz kaynaklarından ödemekle de gider yazma hakkı tanınmalıdır.
Tasarının 70.Maddesinde, Beyanname Verilme süreleri ve beyan dönemleri düzenlenmiş, Gelir Vergileri Şubat ayının 25’ine kadar, Kurum Mükellefleri Mart ayının 25.ine kadar beyanname vereceklerdir. Ölüm halinde 4 ay içerisinde Beyan verilecektir. Bize göre, Beyanname verme sürelerini erkene almanın mantıklı açıklaması yoktur. Mevcut uygulama değiştirilmemelidir.
Tasarının 71.Maddesinde, Hesap Dönemi VUK 174 Maddesinde belirtilmiş olmasına karşın tekrar bu kanunda düzenlenmiştir.
Tasarının 72.Maddesinde, Muhtasar Beyannamesinin verilme esasları mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 73.Maddesinde, Özel Beyanname verilmesi hükümleri Gelir Vergisi 38.Maddesindeki mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 74.Maddesinde, Özel Beyanname verilmesi hükümleri Gelir Vergisi 38.Maddesindeki mevcut uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 75.Maddesinde, Gelir Vergisinin Tarh işlemlerini gösteren Mevcut Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 76.Maddesinde, Gelir Vergisinin Tarh zamanını gösteren Mevcut Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 77.Maddesinde, Gelir Vergisinin Oranı Mevcut Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Buna göre Gerçek Kişiler;
0-10.700 TL kadar % 15 oranında,
10.700-26.000 TL kadar % 20 oranında,
26.001-60.000 TL arası % 27 oranında,
94.000 üstü % 35 oranında vergilendirilmekte,
Kurumlar Mükellefi ise % 20 Kurumlar Vergisi ödeyecektir.
Bize göre, Kanunlar birleştirildi ise, Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefleri aynı tarife kullanılmalıdır. Her ikisi ya Artan oranlı vergilendirilmeli, ya da kurumlar mükellefleri gibi tek oranlı vergilendirilmelidir.
Tasarının 78.Maddesinde, İndirimli Gelir Vergisi Mevcut Kurumlar Vergisinde belirtilen uygulama çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 79.Maddesinde, Verginin Ödenmesi Maddesinde ödeme Şubat ve Haziran ayı olarak tekrar değiştirilmiştir.
Bize göre bu uygulama da eski uygulamada olduğu gibi Mart Temmuz olmak üzere iki taksit kalmalıydı.
Tasarının 80.Maddesinde, Vergi Kesintisinin yatırılması Muhtasar beyanname ile ertesi ayın 26.sına kadar veya 3 aylık dönemlerde verilebileceğine ilişkin Mevcut Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 81.Maddesinde, Mevcut düzenlemede 4 geçici dönemi vardı. Tasarı ile son dönem Geçici Vergi Beyanı kaldırılıyor. Böylece Şubat ve Mart Genel Beyan dönemi oluyor.
Tasarının 82.Maddesinde, Gelir Vergisinin Tarh zamanını gösteren Mevcut Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 83.Maddesinde, Gelir Vergisini ilk verecek kişiler için 29 yaşını doldurmamış kişilere ilk 3 yıl süre için Asgari Ücretin Yıllık tutarına ait % 15 Gelir Vergisini Vergisinden Mahsup etme imkanı getiriliyor. Bu tutar yeni girişimcileri teşvik etmesi açısından olumludur.
Tasarının 84.Maddesinde, Yurt içinde kesilen vergilerin mahsubunu içeren bir düzenlemedir. Mevcut Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 85.Maddesinde, Yurt Dışında ödenen Vergilerin Mahsubunu gösteren Mevcut Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde tekrar edilmiştir.
Tasarının 86.87.88.89.90.Maddelerinde, Yürürlük ve Yürürlükten kaldırılan hükümler ile Geçici Maddelerden oluşmaktadır.
SONUÇ :
Türk Vergi Sisteminde önemli yeri olan Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Gelirler ve Kazançlar üzerinden alınan en büyük vergilerdendir. Bu nedenle Yeni Gelir Vergisi tasarısı bakıldığında ezberleri bozan, Gelir ve Kurumlar Vergisini birleştiren yapısı ile mevcut kanun sistematiğinden farklı bir bakış açısı ile Vergilemeyi hedeflemektedir.
Bize göre, Global ölçekli düşünülen ancak Türkiye içindeki faaliyetleri de sanki Global ölçekte Vergilemeye yönelik Transfer Fiyatlandırması, Örtülü Sermaye uygulaması, Kontrol edilen Kurum Kazançları ve Hisse Satışlarının Kademeli olarak vergilendirilmesi Ülkemize olan Sermaye akışını durdurma riskini içermektedir.
Ayrıca Gelir Vergisinde yıllardır alışılagelen Beyanname dönemi, ödeme süreleri, Vergi İstisnaları ve Vergi İndirimleri artık sınırlayıcı yapıdan uzaklaşılarak yapılması gerekirken hala Vergi İstisnaları ve İndirilmeyecek giderler hususunda sınırlama yapan bir yapı benimsenmiştir.
Verginin Tabana yayılması, Vergi Adaletinin saplanması açısından girişimcileri özendirilmesi, Vergi Tarifelerinin Aralıklarının arttırılarak da Dar Gelirlinin korunup gözetildiği bir vergileme olmalıdır. Ancak tarifelerin aralıklarının küçük olması, istisna sınırlarının düşük olması istisnaların kademeli uygulanmaya çalışılması, Vergide BASİTLİK, KOLAY ANLAŞILIRLIK, GÖNÜLLÜ UYUM gibi kriterlere ters durmaktadır.
Vergi Hesaplamaları Gerçek Kişiler ile Kurumlarda farklılaşmaya gitmek, mükelleflerin adil ve eşit vergileme ilkelerine de aykırıdır.
Yine de bu durumlar da dikkate alınmasa da Gelir Vergisi Yeni bir Vergileme Sistematiği geliştirmiştir.
Ahmet GÜNDÜZ – YMM