113
  • Alo Bilgi

Yönetmelik İle Bankalara İmtiyaz Verilemez

Köşemde, Türkiye için çok önemli bir sektör olan turizm sektörü ile ilgili olarak birçok yazımı okudunuz. Bugün turizm sektörünü ve yatırımlarını ilgilendiren “tahsis” iptallerini ve kredi kuruluşlarına “tebliğ” ile tanınan istisnayı bütün yönleriyle bilgilerinize sunacağım.

 

 

KANUN NE DİYOR?

Ülkemizde 1982 yılında yayımlanmış 2634 sayılı “Turizmi Teşvik Kanunu” çerçevesinde turizm yatırımcılarına Hazine’ye ait yerler tahsis edilmektedir.

Bu kanunun amacı; turizm sektörünü düzenleyecek, geliştirecek, dinamik bir yapı ve işleyişe kavuşturacak tertip ve tedbirlerin alınmasını sağlamaktır. (2634 sayılı Kanun madde 1)

Bu kanun, turizm hizmeti ile bu hizmetin gereği kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinin tespiti ile geliştirilmelerine, turizm yatırım ve işletmelerinin teşvik edilmesine, düzenlenmesine ve denetlenmesine ilişkin hükümleri kapsar. (2634 sayılı Kanun madde 2)

Kanunun “Taşınmaz malların turizm amaçlı kullanımı” başlıklı 8’inci maddesinde de “tahsis”lerle ilgili ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir.

Bu alandaki tüm yasal mevzuatın gerçek amacı, turizm alanındaki yatırımlarda gayrimenkulün önemli bir kalem oluşturması, öte yandan turizm yatırımı yapılabilecek alanların önemli kısmının kamu elinde bulunması sebebiyle, bu alanların turizme/ekonomiye kazandırılması böylece turizm yatırımlarına ve ülke ekonomisine katkı sağlanmasıdır. Tahsis işlemindeki temel unsur, bu nedenle turizm yatırımcısıdır.

 

 

YÖNETMELİK İLE BANKALARA İMTİYAZ VERİLEMEZ…

Ülkemizde turizm yatırımları için yapılan tahsislerde, tahsis süreci içinde çoğunlukla bürokrasiden ve yargısal uygulamalardan kaynaklı gerekçelerle yatırımların yapılamaması sıkça karşılaşılan bir durumdur. Ayrıca, 2013 yılından başlamak ve 2018 yılı ortalarına kadar devam eden terör olayları, darbe girişimi, kur atakları da dikkate alındığında, yapılan yönetmelik değişikliğinin amacının turizm yatırımcılarının söz konusu mağduriyetlerinin giderilmesi ve tahsise konu gayrimenkullerin turizm yatırımcıları tarafından yeniden ekonomiye kazandırılmasının önünü açmak olmalıdır.

Oysa ki; 25.09.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”te aşağıdaki “Ek Madde 4” yer almıştır:

“Bakanlık tarafından adına tahsis yapılan yatırımcı lehine tesis edilen üst hakkının ipotek alacaklısı kredi kuruluşu tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla satışından önce veya sonra önceki yatırımcıdan kaynaklanan sebeplerle kesin tahsisin iptali gereken hallerde; üst hakkını icra yoluyla edinen kredi kuruluşu tarafından başvuruda bulunulması, mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, varsa bakanlık ve ilgili idareler aleyhine açılmış davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi, tahsis koşullarına ve üst hakkı sözleşmesine ilişkin aykırılıkların ve izinsiz işlemlerin bakanlıkça belirlenen şekilde ve sürede giderileceğinin taahhüt edilmesi halinde, bakanlıkça kesin tahsis iptal edilmez.”

Yine yönetmelikte “Geçici Madde 7”de aşağıdaki düzenleme yapılmıştır:

“Bu yönetmeliğin ek 4’üncü madde hükümleri, aynı maddede belirtilen durumda olup da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce iptal edilen kesin tahsisler için de uygulanır. Bu durumda, daha önce iptal edilen kesin tahsis, aynı maddede belirtilen koşullarla ihya edilir, varsa üst hakkının iptaline ilişkin açılan davalardan vazgeçilir.”

 

 

Adalet ve eşitlik nerede?

Normlar hiyerarşisinde yapılan düzenlemelerin, önce Anayasa’ya sonra kanunlara uygun olması gerekmektedir. Yapılan yönetmelik değişikliği “Turizmi Teşvik Kanunu” hükümlerine açıkça aykırıdır.

Kanunda yer almayan istisna, tebliğ ile tanınamaz. Ayrıca Yönetmeliği bu hali ile uyguladığımızda; aynı durumda olan kişilerden, gayrimenkulü üzerine konulan haciz nedeniyle satışı gerçekleştirilenlerin tahsislerinin yeniden ihyası söz konusu olurken, icra takibine uğramayan ve halen tahsise konu gayrimenkulün mülkiyetini elinde tutan şirketlerin tahsisleri ise ihya edilmemiş olacaktır. İdarenin “eşit uygulama” ve “eşit mesafede durma” yükümlülüğü cebri icra yoluyla gayrimenkulün alıcısı açısından da uygulanmamaktadır. Yönetmelik hükümlerine göre, cebri icradan yapılan satışta gayrimenkulü banka veya kredi kuruluşu dışında başka bir kişi satın almış ise tahsisin iptalinden hiçbir sorumluluğu ve iptale giden süreçte hiçbir kusuru olmamasına rağmen, tahsisin ihyası hakkından faydalanması söz konusu olmayacaktır.

 

 

SADECE BANKALARI KORUMANIN AMACI NEDİR?

Geçen yıl 45 milyon turist ve 34.5 milyar dolar turizm gelirine ulaşan turizm sektörünün mayıs 2020 tarihi itibarıyla bankalara olan borcunun 91 milyar lira olduğu gerçeği karşısında; kredi kuruluşlarına tebliğ ile tahsis iptaline “ihya” istisnası getirmenin sadece kredi kuruluşlarını korumak olmadığı açıktır. Bu yolla tahsisler “adrese teslim” sahip mi değiştirecektir?

 

 

Nedim Türkmen / Sözcü Gazetesi











Sponsorlu Bağlantı


Diğer Yazılar