446
  • Alo Bilgi

İşçiyi Ücretsiz İzne Çıkarma, Yeni Düzenleme Ne Getiriyor?

GİRİŞ

Haber kanallarına ve gazetelere yansıyan bir haber,  virüs salgını önlemleri kapsamında hükümet yeni bir torba kanun düzenlemesini Meclis’e getiriyor. Kanun taslağına göre, işten çıkartmalara 3 ay boyunca yasak getiriliyor.

 

 

Öncelikle iş hukukunda ücretsiz izin uygulaması düzenlemesi bulunmamaktadır.  Virüs salgını, düzenleme bulunmayan iş hayatında nasıl bir durum ortaya çıkardı ki, kanun koyucu böyle bir düzenlemeye yöneldi, bu önemli bir soru olarak önümüzde durmaktadır.

 

 

Kanunun henüz meclisten nasıl çıkacağını bilmiyoruz. Ancak çalışma hayatına ilişkin işçi ve işveren ilişkilerini özetleyelim ve basına yansıdığı kadarıyla nasıl bir çözüm bulunduğunu görmeye çalışalım.

 

 

İŞ HUKUMUZDA, İŞÇİ İŞVEREN İLİŞKİLERİ

Mevcut iş kanunumuz amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.

 

 

İşçi, işverene bir sözleşme ile bağlanır. Bu sözleşmeye iş sözleşmesi denilir. Bu sözleşmeye göre bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi değildir. Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur.

 

 

Sözleşme yapılmayan hallerde ise işveren, işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür.

 

 

Süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli iş sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki aylık süre dolmadan sona ermiş ise, bu bilgilerin en geç sona erme tarihinde işçiye yazılı olarak verilmesi zorunludur.

 

 

İşçi ve işveren arasında yapılan iş sözleşmesinde veya işyeri için akdedilen toplu iş sözleşmesinde ücretsiz izinle ilgili bir düzenleme yapılmış ise bu düzenlemeye uygun olarak ücretsiz izin kullanılabilecektir. Bu yönde bir düzenleme yapılmamış ise, taraflar aralarında anlaşarak her zaman ücretsiz izin uygulamasına karar verebilirler.

 

 

İş kanununda belirtilen koşullara göre işçi bir iş yapmak, işveren bunun karşılığında bir ücret ödemek, bunun yazılı olarak tarafların karşılıklı iradeleri ile bir sözleşmeye bağlama zorunluluğunu belirlemiştir. İşin süresi ise nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş olarak belirlemiştir.

 

 

Sürekli işlerde deneme süresi geçtikten sonra ve belirli süreler geçtikten sonra taraflarca iş akdinin sonlandırılması çeşitli yaptırımlara tabi tutulmuştur.

 

 

Bunlar ekonomik hayatın normalitesi içerisinde uygulanan işlemler. Ancak her zaman ekonomi ve işyeri şartları normal hayatın akışı içerisinde olmamaktadır. İşçinin ve işverenin iradesinin dışında sebepler nedeniyle de taraflar iş akitlerini sonlandırabilmektedir.

 

 

Özellikle genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebepler sonucu işgücüne ihtiyacı önemli ölçüde veya tümden ortadan kalkan işveren için istihdamın devamını sağlamak ekonomik olmadığı gibi, aynı dönemde işçi için de işini kaybetme korkusu ortaya çıkmaktadır. Genel ve özel önemli, bölgesel krizler, genel ekonomik krizler, sektörel krizler ve zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması iş akdinin sonlandırılması veya askıya (ücretsiz izin) alınmasını ortaya çıkarmaktadır.

 

 

Ücretsiz izin uygulaması iş sözleşmesinin askıya alınmasına ilişkin özel bir uygulamadır. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işverenler, işçileri ücretsiz izne çıkararak, ekonomik konjonktürün işletme üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmeyi amaçlamaktadırlar. Öte yandan işçiler de özel işlerini halledebilmek için işverenlerinden ücretsiz izne ayrılmayı talep edebilmektedirler.

 

 

Bugünkü koşullarda ise genel bir sağlık nedeniyle uluslararası bir virüsün ekonomin normal işlemesini etkilemesi, işçinin sağlığının korunması, ekonomik nedenler vb. sorunlar gibi işletmeleri etkilemektedir.

 

 

İşverenler işyerinin devamlılığını sürdüremez hale gelmektedir. Başta iş aktivesinin durdurulması akabinde ise işçilerle yapılan iş sözlenmesinin askıya alınmasını, işçiyi ücretsiz izine çıkarmaya zorlamaktadırlar. Tek taraflı olarak yapılan bu ücretsiz izine çıkarma iş kanunumuzda düzenlenmediği için (İşçiye tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkma olanağı veren yol izni ve analık iznini hariç tutmak gerekir) yasal bir işlem olmamaktadır.

 

 

İşverenlerin işçileri tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarma hakkı yasal olarak mevcut değildir. Bu bağlamda, işletme riskleri, ekonomik konjonktürün iyi gitmemesi, satışların durması, stok fazlalığı, işletmenin verimlilik ve rekabet yeteneğinin artırılması gibi ekonomik güçlükler iş sözleşmesinin askıya alınması sonucunu kendiliğinden doğurmaz.

 

 

İşverenin iş yaptıramaması işçinin ücretini ödeyememesi iş akdinin sonlanmasıyla karşı karşıya bırakmaktadır.

 

 

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ VE İŞSİZLİK ÖDENEĞİ

Çalışma hayatı içerisinde iş akdinin işveren tarafından sonlandırılması ve işçinin bu sonlandırmada kusurunun bulunmaması koşuluyla yasada belirtilen koşulların sağlamaması işçiye geçici bir ücret güvencesi sağlamada kalıcı bir çözüm üretmemektedir. En son olarak iş yerlerinin COVID 19 virüsü nedeniyle kapanması işçilerin çalışma hayatının sonlanmasına neden olmuştur. Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneğinden çok sayıda işverenin yararlanma talebinin ortaya çıkması bir yığılmaya neden olmuştur.

 

 

Ancak kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçilerin sorunlarını çözememektedir.

 

 

Virüsün süresinin belirli olmaması birçok işçinin çalışma koşullarının kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği koşullarını sağlamaması nedeniyle işverenler tarafından ücretsiz izine çıkarılmalarına, zorlanılmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde işten çıkarılan işçilerin ise işsizlik sigortasından yararlanması sınırlı olmaktadır. Kalıcı bir çözüm olarak işçinin yaşamını sürdürmesine ve iş bulmasına imkân sağlamamaktadır.  Yaygın olarak işyerlerinin kaplı olması ve/veya kapanması ihtimalinin bulunması, kısa sürede işçilerin iş bulma koşullarının ortadan kalmasını sağlayacaktır.

 

 

VİRÜSÜN ETKİSİNİN ÖNGÖRÜLEMEMESİ VE YAYGINLIĞI

İşyerlerinin virüs nedeniyle kapanması veya mücbir nedenle geçici kapatılması işçi işveren arasında sorunlara neden olmaktadır. Büyük işletmeler bu süreyi öngörememek nedeniyle işletmelerin ekonomik durumunun korunmasını sağlamak için çeşitli önlemler almaktadırlar.

 

 

İşverenlere sağlanan çeşitli teşviklerde üretimin sürmesini sağlayamamaktadır. İhracat yapılamamaktadır.  Yeterli talep oluşmaması nedeniyle üretim sürdürülememektedir. Stok için üretimin bir sınırı bulunmaktadır, hem maliyet açısından hem de yeni gelişmelerin yeterli talebi oluşturup oluşturamayacağı açısından belirsizlikler ortaya çıkmaktadır.

 

 

Bütün bu genel ekonomik krizin hafifletilmesi için hükümet tarafında ekonomik istikrar kalkanı adında bir ekonomik program açıkladı. Hala da değişik ekonomik tedbirler aralıklarla açıklanmaktadır. Bu tedbirler çeşitli çevrelerce de eleştiri konusu yapılmaktadırlar. Bu önlemlerden en fazla kabul gören, işverenler tarafından da tercih edilen, kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği koşulları bir nebze gevşetilse de yeterli etkiyi sağlayamamıştır.

 

 

Ülkemizde hizmet sektörünün yaygın olması yaklaşık çalışanların yüzde 56,5’ nin ( yaklaşık 15 milyon 800 bin kişi) bu alanda çalışması ve kısa çalışma ödeneği koşullarını hizmet sektöründe çalışanların çoğunluğunu kapsamaması ve diğer alanlarda çalışanların önemli bir kesimini de birlikte etkilemektedir. Bu kolaylıktan yararlanamayan işverenlere genel ekonomik koşullar başka bir çare bırakmamaktadır.  Emeğiyle geçinen işçiyi ise sosyal bir çaresizliğe sürüklemektedir.

 

 

İşletmelerin kapanması, diğer taraftan nitelikli iş gücünün kaybedilmesi çalışma hayatında ciddi bir sorun olarak durmaktadır. İş yerlerinin işçi maliyetlerini hafifletmek işçilerin geçici bir gelire sahip olmasını sağlamak aynı zamanda iş stabilizasyonunun sağlanmasını hedeflemek olarak yeni önlemlerin alınmasına sebep olmaktadır.

 

 

YENİ DÜZENLEME; İŞTEN ÇIKARMANIN YASAKLANMASI YA DA FESİH HAKKININ ASKIYA ALINMASI

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile 25 Mart’ta yeni yasal düzenlemeleri hayata geçiren hükümetin, yeni 62 maddelik bir yasa teklifi daha hazırladığını basından öğrenmekteyiz.

 

 

Bu yasa teklifi ile iş kanununa geçici bir madde ilave edilerek, iş kanunda ücretsiz izinin(fesih hakkının yasaklanması) düzenleneceği belirtilmektedir. Düzenlemede ücretsiz izin geçici olarak yasal hale ( işveren tarafından fesih hakkını yasaklama) getirilecek üç ay süre ile işverenin işçiye fesih hakkı yasağı süresince ücretsiz izin kullanmasını sağlayacaktır. Bu sürenin Cumhurbaşkanı tarafından altı aya kadar uzatılması yetkisinin tanınacağı da belirtilmektedir.

 

 

İş kanuna geçici madde olarak düzenlenen ücretsiz izin süresi bir başka anlamada belirli bir süre altında işçiye bir ödeme yapılarak hem işçinin yaşamını sürdürmesi sağlanacak hem de iş yerinin zor durumda kalmadan devamlılığının sürdürülmesini sağlayacaktır.

 

 

Bu düzenleme, işçiye ne getirecek, işçiye ücretsiz izin hakkı içerisinde ( en fazla üç ay)  işsizlik fonundan bu süre boyunca günlük 39,40 TL, aylık 1.177,20 TL bir ödeme yapılacaktır. İşverene ise fesih yasağı süresi içerisinde işveren ücretsiz izne çıkardığı işçiyi çalıştırırsa ön görülen para cezasının 4 katı ceza uygulanacak. İşverenin, üretim yapmamaktan kaynaklanan en önemli maliyet unsuru olan işçi maliyetlerinden geçici olarak korunmasını sağlayacaktır.

 

 

Başka maddelerde ihtiva edecek mi bunu meclis çalışma süreleri içerisinde göreceğiz.

 

 

SONUÇ

COVID 19 virüsünün ortaya çıkardığı durum insanların birçok anlamda yaşamlarını kısıtlayıcı etkisini ortaya çıkarmıştır. Bunun yanı sıra çalışanların en temel hakları olan çalışma hakkı da etkilenmektedir. İşletmeler ise ekonomik hayatlarını sürdürememe durumuyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

 

 

Çalışma hayatının sürdürülebilmesi, ekonomik açıdan güçsüz olan çalışanların korunması yeni ekonomik ve sosyal tedbirlerin alınmasını gerekli kılmaktadır. Yapılacak düzenleme geçici bir düzenleme olması açısından çalışanlar için bir güvence sağlamayacaktır. Ancak işletmelerin stabilizasyonu sağlamak, yeniden işe başlamalarında nitelikli iş gücünü kaybetmemek açısından önemli bir avantaj sağlayacaktır.

 

 

Bu yeni alınan çalışma hayatını nasıl etkileyeceğini, yasallaştığında daha yakından göreceğiz. Umarım işçi ve işveren ile bütün topluma bir katkı sağlar.

 

 

ERTUĞRUL KILIÇ

SMMM/SORUMLU ORTAK BAŞDENETÇİ











Sponsorlu Bağlantı


Diğer Yazılar