339
  • AHMET GÜNDÜZ

Bir Kanunu Kaç Kişi Çıkarabilir?

Takvim yaprakları 27 Kasım 1985 tarihini gösterirken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 3239 sayılı kanun tasarı oylanıyordu. Kürsüye gelen Bursa Milletvekili Sn. Ahmet Kurtcebe Alptemoçin kanun tasarısına yöneltilen eleştirilere “Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine takdim edilen tasarılardaki, bir takım rakamlar,  üç-beş bürokratın, bir-iki memurun veya ne bileyim herhangi birisinin şöyle aklından estiği gibi “şunu da şöyle yapıverelim” falan tarzında hazırlanıp getirilmez. Gayet tabi ki her şeyin bir mantığı vardır” diyerek cevap veriyordu. Aynı zamanda Maliye ve Gümrük Bakanı da olan Sn. Alptemoçin’in sözleri tarihte yerini almak üzere TBMM Tutanak dergisine not düşülürken, kendisinin Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi önemli görevlerde bulunduğunu belirtelim.

 

Osmanlı medrese ve liselerinde okutulan mantık, cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Doğru düşünmenin yolu, yöntemi, sanatı ve bilimi olan mantık 1950’lere kadar liselerimizde ders olarak okutuldu, hiç olmazsa 30 kişilik bir sınıfta beş altı öğrenci mantık nedir bilirdi. Sonra popülist eğitim sistemi sebebiyle erozyona uğramış ve müfredattan kaldırılmıştır.

 

Anayasamızın 73. Maddesinde “herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” diyerek, verginin adaletli ve dengeli olması gerektiğine vurgu yapılır.

 

Vergilemede adaletten bahsederken, adalet duygusunu sarsabilecek şiddetli ve taraflı işlemlerden kaçınılması, üst gelir gruplarından ve alt gelir gruplarından aynı miktarda vergi alınmaması, bekâr ve evlilerin farklı vergilendirilmesi, emek ve sermaye gelirlerinin farklı vergilendirilmesi gibi farklı içerik ve anlamlarla ifade edildiğini belirtelim. Dolayısıyla bu husus yeni bir maliye politikasının belirlenmesine olanak tanır. Bu politikanın toplumun belirli bir kesiminde değil, tamamında zemin bulması ve halk tarafından benimsenmesi çok önemlidir. Aksi halde uzun ömürlü olması beklenemez. Çünkü kanunlara uygun olan her tutum ve davranış kesin olarak adil değildir. Bir diğer deyişle yasal olan her hak helal değildir.

 

Sn. Alptemoçin tamda Katma Değer Vergisi Kanununun kabulünden bir gün sonra 26 Ekim 1985 tarihinde Maliye Bakanlığı görevine başlıyor. Çok değil bir ay sonra mecliste yaptığı konuşmada “her şeyin bir mantığı vardır” diyerek çıkartılan vergi kanunlarının bir mantığı olduğundan bahsediyor.

 

Her ne kadar Anayasamızın 73. Maddesi verginin adaletinden, dengeli dağılımından bahsederken mantığından bahsetmiyor olsa da, çıkartılan vergi kanunlarında göz önünde bulundurulduğunu Sn. Alptemoçin’in sözlerinden anlıyoruz. ODTÜ makine fakültesi mezunu ve yüksek makine mühendisi olan Sn. Alptemoçin, Maliye Bakanı olduğu dönemde muhtemelen vergi kanunlarını en azından bir kez okumamıştı. Okuması da beklenemezdi çünkü kendisi yüksek makine mühendisi ve Sosyal Güvenlik Bakanıydı. Kaldı ki kaç maliye bakanımız vergi kanunlarını en az bir kez okumuştur?

 

Vergi kanunlarımızın uygulanmasında karışıklıkların önlenmesi ve kolay anlaşılması adına çıkartılan sirküler, tebliğ ve yönetmeliklere baktığımızda asıl kanunun gerekçesiyle uyuşmayan örneklere ve açıklamalara rastlıyoruz. Bu tebliğ ve yönetmelikleri çıkartan bürokratlar kanun gerekçelerini gerçekten okuyor mu? Yoksa madde metinlerinden mi yola çıkıyorlar?

 

Bu uyuşmazlıklara kayıtsız kalamayan bazı üniversiteler, lisansüstü eğitim fakültelerinde ders müfredatına “Vergi Uyuşmazlıkları ve Çözüm Yolları” dersini koyarak yola çıkmışlar bile. Bu dersleri okullarda anlatmak sorunu çözer mi bilmiyorum.

 

Ancak önceden hazırlanmış metin kalıplarının dışına çıkamayan, hiçbir yetki ve sorumluluk alamayan uzlaşma komisyonlarının çare ve çözüm olmadığı kesin.

 

 

 

SMMM EYÜP GÜVERE

 

Kaynak: www.MuhasebeTR.com

 











Sponsorlu Bağlantı


Diğer Yazılar